top of page

Tarihten ‘hayvanlı’ kesit: Seyahatnamelere giren sevgi

Osmanlı’yı ziyaret eden yabancı gezgin ve bürokratların kaleme aldıkları anı kitapları ve metinlerinde hayvanlar özel bir yer tutuyor. Çoğu zaman hayvanlara gösterilen ilgi karşısında şaşkınlıklarını gizleyemiyorlar.

Tarihten ‘hayvanlı’ kesit: Seyahatnamelere giren sevgi

P – Osmanlı’yı ziyaret eden pek çok yabancı gezgin ve bürokrat, daha sonradan yazdıkları seyahatnamelerde, dönemin toplumsal yaşamına ve kültürüne dair pek çok bilgi veriyor. Bunlar içinde Osmanlı döneminde halkın hayvanlara gösterdiği sevgi ve ilgi de seyahatnamelerde kendine yer buluyor.


II. Ulusal Veteriner Hekimliği Tarihi Ve Mesleki Etik Sempozyumu Bildiriler Kitabı’nda yer alan seyahatname örneklerinden bazıları:


  • 1550'lerde iki yıl Osmanlı Türkiye'sinde gezen Alman Hans Dernschwam, 1542 yılında sadaret

kaymakamlığı görevinde bulunan Koca Mehmet Paşa'nın bu kanunu nasıl uyguladığını gösteren bir olay anlatıyor:

 

Aşağı yukarı 12 yıl önce 1542'lerde İstanbul şehrine bir paşa sadaret kaymakamı olarak tayin edilir. Adı Koca Mehmet imiş. Bu paşa halka karşı tuhaf davranışlarda bulunurmuş ve onları sık sık işledikleri suçlar için cezalandırırmış. Günün birinde paşa bir aşçı dükkânının önünde odun yüklü güzel bir at görür. Atın sahibi ortalarda yok; içerde dükkânda karnını doyurmakta. Paşa köylüyü buldurup odunları atın sırtından indirtir ve adamın sırtına yükletir. Ata bir akçelik kuru ot aldırtır. At bu otu yiyinceye kadar adam sırtında ağır odun yükü ile ayakta bekler. Paşa adama, "önce odununu sat, karnını ondan sonra doyur anladın mı?" der.



 

  • İngiliz şair, romancı, tarihçi ve gezgin olan Julia Pardoe, 1830'larda İstanbul'da bir yıl kaldı. Bu süreçte Pardoe, sokak köpeği öldürenlere uygulanan ilginç ceza anlatıyor:

 

Ölü kopek, burnu yere değecek şekilde kuyruğundan asıldıktan sonra, katile cesedi tümüyle kaplayacak şekilde buğday veya darı yığdırılıyor, sonra bu hububat şehrin fakirlerine dağıtılıyordu. Bunun masrafı bin kuruş civarındaydı.

 

  • 17. yüzyılın ortasında Osmanlı’yı ziyaret eden Thevenot, kedi ve köpeklerin beslenmesi için

kurulan vakıflarını anlatıyor:

 

Öldükleri zaman haftada belirli sayıda köpek ve kediyi beslemek için yüklü miktarda para bırakanlar var. Bu iş için fırıncılar veya kasaplara para verirler ve onlar bu görevini sadık bir şekilde yerine getirirler. Her gün etleri yüklemiş adamların gidip vakfın köpekleri ve kedilerini çağırmaları, hayvanların etraflarında toplanmaları ve yiyeceklerin dağıtılmasını görmek hoştur. Türklerin hayvanlara karşı gösterdikleri hayırseverliklerin yüz örnek daha

verebilirim.

 

  • 1554-1562 yılları arasında İstanbul'da elçi olarak görev yapan Busbecq, atlara davranışla ilgili şunları söylüyor:

 

Eğitilmeleri sırasında gösterilen şefkat nedeniyle Türkiye'dekiler kadar uysal at yoktur. Pontus üzerinden Kapadokya'ya yolculuk yaparken, köylülerin taylara gösterdikleri ilgiyi dikkatimi çekmişti. Onları seviyor, okşuyor, evlerine alıyor; neredeyse çocukları olarak  görüyorlar.


  • 1672-1673 yıllarında Fransız elçiliğinde görevli Antoine Galland, Edirne'de kalırken kuşlarla ilgili şunları yazıyor:

 

Burada karabatak, saksağan kuşu, kuzgun ve kumrular ve bilhassa leylekler görülür. Bu kuşlar o derecede teklifsizdirler ki, yuvalarını köyün yolları üzerindeki ağaçlara yaparlar. O kadar ki, üzerlerinde iki yahut üç yuva bile bulunan ağaçlar vardır. Padişahın bir bahçesinde tamamıyla karabatak yuvalarıyla dolu bir ağaç vardır. Bu kuşların bu derecede teklifsiz olmaları, kendilerine karşı gayetle gaddar olan çocuklar da dahil olarak hiç kimse

tarafından bir fenalık edilmemesinden ileri gelmektedir. 




  • Fransız doğabilimci Joseph Pitton de Tournefort da yazdığı seyahatnamede sokaktaki hayvanların nasıl beslendiğine dair gözlemlerini aktarıyor:

 

Büyük şehirlerde sokak köşelerinde köpeklere verilmek üzere yiyecek satılır. Yardımsever bazı Türkler ayrıca yaralı ve uyuz olmuş köpeklerini tedavi ettirirler. Sadece iyilik olsun diye, yavrulayacak dişi köpeklerin yatmaları için saman taşıyan ve barınmaları için küçük kulübeler inşa eden aklı başında olan insanları görebilirsiniz. İnanmak güçtür ama haftada şu kadar köpek ve kedinin bakılması için birçok vakıf kuranlar vardır. İstanbul'da bu vakıfların emirlerini yerine getirmekle sorumlu görevliler, hayvanları sokakta besliyorlar.




  • Instagram
  • X
  • Youtube

Copyright © patidio.com

Haber içerikleri kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.

bottom of page