Laika: Bilimin gölgesinde kalmış bir yaşam
Laika’nın birkaç gün boyunca uzayda yaşayacağı ve oksijenin tükenmesiyle acısız bir şekilde hayatını kaybedeceği belirtildi. Ancak 2002 yılında ortaya çıkan bilgiler gerçeği ortaya serdi.
4 Eylül 2025 08:30:00

P - Bir canlının, dönüşü olmayan bir yolculuğa gönderilmesi ne kadar meşrudur? Bilimsel ilerleme adına, bir hayvanın yaşamı feda edilebilir mi? Peki, bu karar o hayvanın hiçbir seçme hakkı yokken alındıysa, bu hala savunulabilir mi? Laika adlı köpeğin hikayesi tam da bu soruları sormamıza neden oldu.
O, ne bir astronottu ne de bu yolculuğu seçme şansı vardı. 1957 Kasım’ında, Sovyetler Birliği tarafından uzaya gönderildi. Bu, insanlık tarihinde bir ilkti. İlk kez canlı bir varlık, Dünya yörüngesine çıkarılmıştı. Bilim dünyası için çığır açıcı bir adımdı. Ama aynı zamanda derin bir vicdan sorusunu da beraberinde getirdi.
Laika, Moskova’da bir barınakta bulunmuştu. Sakin mizacı nedeniyle seçildi. Aylarca süren eğitimlerde gürültüye, basınca ve dar alanlara alıştırıldı. Vücuduna, kalp atışlarını ve stres seviyesini ölçmek için sensörler yerleştirildi. Ancak tüm bu hazırlıklara rağmen, yolculuğun tek yönlü olduğu gizlenmiyordu. Laika’nın dönüşü hiçbir zaman planlanmamıştı.
Sovyet yetkililer, köpeğin birkaç gün uzayda kalıp sonra oksijenin tükenmesiyle hayatını kaybedeceğini söyledi. Ama gerçek yıllar sonra ortaya çıktı. 2002’de açıklanan belgeler, Laika’nın fırlatmadan yalnızca birkaç saat sonra aşırı ısınma ve panik nedeniyle öldüğünü gösterdi. Kabin yeterince yalıtılmamıştı. Sıcaklık kısa sürede 40 dereceyi aşmıştı.
Mühendis Vladimir Yazdovski, fırlatmadan önce Laika’yı birkaç gece evine götürdüğünü anlatacaktı yıllar sonra. “Onun geri dönmeyeceğini biliyordum. Son günlerinde biraz olsun sevgi görsün istedim” diyecekti.
Laika’nın kapsülü yörüngede beş ay kaldı. 1958 Nisan’ında, atmosferde yanarak yok oldu. Bu kısa yolculuk, insanlı uzay uçuşlarının önünü açtı ama aynı zamanda bilim adına yapılan fedakârlıkların etik sınırlarını da gözler önüne serdi.
Sovyetler, Laika’yı halkına bir kahraman olarak sundu. Onun adı pullarda, kartpostallarda, rozetlerde yaşatıldı. Okullarda cesaretinden söz edildi. Ancak bu görkemli anlatının gerisinde, yalnızlık, korku ve sessiz bir ölüm vardı.
Batı basını, özellikle The New York Times, Laika’yı tarihin en yalnız köpeği olarak tanımladı. Hayvan hakları savunucuları, bu deneyin etik olmadığını vurguladı. Bir İngiliz örgüt temsilcisi şöyle dedi: “Laika’nın seçme hakkı yoktu. O, sadece ölüme gönderilen bir denekti. Bilimsel olabilir, ama etik değil.”
Bu durum, insanların kabul etmekte zorlandığı ve oldukça trajik bir gerçekti. Çünkü Laika, bilimsel ilerleme uğruna bilinçli şekilde feda edilmişti. O dönemde uzay yarışının getirdiği baskı ve eksik etik yaklaşımlar anlaşılabilir olsa da, masum bir canlının hayatının kolayca sona erdirilmesi ciddi ahlaki ve siyasi tartışmalara yol açmıştı. Yani Laika’nın hikayesi, bilimin gölgesinde kalmış bir yaşamı hatırlatıyor.